Bazı sessizlikler, en yüksek bağırıştır. Özellikle de başarının ortasında yankılanıyorsa. Bir hedef koyduğunda sessizleşenler olur. Senin ışığın parladığında gözlerini kısmayı seçenler… Dost gibi davranırlar, ama farkında olmadan ya da farkında olarak, seninle yarışırlar.
Bir şeyi başardığında çevrende sessiz kalanlar vardır. Hani her dert anında “buradayım” diyen ama sevincinde ortadan kaybolanlar...
Düşersin, elini uzatırlar. Ama yükseldiğinde elleri ceplerindedir.
“Sen çok şanslısın zaten.” derler… Oysa bilmezler; senin şans dediğin şeyin uykusuz geceler, yalnız sabahlar ve kimseye anlatamadığın savaşlardan ibaret olduğunu.
Başarının görünür olduğu her an, bazıları sessizleşir. Seni alkışlamazlar. Seni konuşmazlar. Çünkü bu, onların içindeki eksiklerle yüzleşmelerine neden olur. Ve işin en garip yanı, bazı insanlar seni sadece başarısız olman için takip eder. Bir hata yapmanı sessizce beklerler. “Ben demiştim” diyebilmek için.
Tanıdık geldi mi?
Bir hedef koyarsın mesela. “Ben de aynı şeyi düşünüyordum” der. Seninle değil, senin önünde olmak ister. Yeni bir insanla tanışırsın, senden önce onunla bağ kurmaya çalışır. Seni değil, senin temsil ettiklerini sever: cesaretini, ışığını, ilgi gören halini. Ama en çok da, bu ilgiyi kendi üzerine çekme ihtimalini.
İşte tam bu yüzden bazı insanlar sana “yakın” görünür ama “gerçek” değildir.
Bu insanları tanı. Kızma. Kırma da. Ama yerlerini doğru belirle. Çünkü herkesin seninle yürümesine gerek yok. Kimi uzaktan bakmalı. Kimi sadece “orada” kalmalı.
Gerçek dostluk, alkışta değil; sessizliğin içinde kendini belli eder.
Sen düşerken tutan çoktur, ama sen yükselirken hâlâ orada kalanlar… İşte onların elini sıkı sıkı tut, asla bırakma!
Kendi yoluna gittiğinde, sen olmaya çalışanlar çıkacak.
Sen bir şey inşa ettiğinde, göz ucuyla izleyip sessiz kalanlar olacak.
Ama sen, onların ilgisine değil, kendi inancına yaslan.
Çünkü gerçekten senin olanlar, alkışlamayı da bilir, çekilmeyi de. Yarışmazlar, kıskanmazlar, gölge etmezler.
Ve bir gün, gerçekten yalnız kalırsan... Şunu hatırla:
Belki kalabalık gitmedin, ama hafifledin.
Ve bazen bu, en büyük kazançtır.